Mülkiye Mektebi’nin 1950’li yıllarda öğrencisi olan şair Sezai Karakoç, ‘Mona Roza’ şiirini eğitim gördüğü yıllarda, 19 yaşında kaleme aldı.
Sezai Karakoç’un, Mülkiye’deki arkadaşı Muazzez Akkaya’ya duyduğu sevgiyi dizelere döktüğü ‘Mona Roza’, 1952 yılında öğrenci ve öğretmenlerin çıkardığı Mülkiye dergisinde yayımlandı.
Mona Roza’nın 3 bölüm halinde yayımlandığı Mülkiye dergisinin aslı, 72 yıldır Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde muhafaza ediliyor.
Derginin bu nüshasının gelecek nesillere aktarılması ve yok olmaması için üniversite bünyesindeki matbaada çoğaltılarak, öğrenciler ve talep edenlere veriliyor.
Mülkiye Mektebi’nden mezun olan Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Çelik, Sezai Karakoç, Cemal Süreya, Ece Ayhan gibi birçok şair ve edebiyatçının mezunları olduğunu söyledi.
“DERGİYİ OKUMAKTAN ÇOK MUTLU OLUYORUM”
Mülkiye dergisinin 1909’dan itibaren mezunlar tarafından çıkarılmaya başlayan Mülkiye mecmuasının devamı olduğunu aktaran Çelik, Mona Roza şiirinin de dergide 1952’de yayımlandığını aktardı.
Çelik, “Aslında bir şiir serisi, 3 sayıda peş peşe yayınlanmış. Bu şiir ilk defa Mülkiye dergisinde yayımlandı ve orijinali fakültemizde duruyor. Bunu taşıyor olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Burada sadece yönetmeyi, idare etmeyi, diplomasiyi öğretmiyoruz. Biz öğrencilerimizin sanatı takip etmeleri, sanattan zevk almaları konusundan da tarihsel geleneğe sahibiz. Bu geleneği Mülkiye mecmuasında görüyoruz” dedi.
Öğrenci ve öğretmenlerin çıkardığı dergide, siyaset bilimi, diplomasi, sanat, edebiyat ve tiyatroya ilişkin makaleler de olduğunu kaydeden Çelik, “Bugün boş vakitlerimde dergiyi açıp okuduğumda gerçekten çok zevk alıyorum. Canlı tartışmaların, çok nitelikli makalelerin olduğu bir dergi olduğunu gözlemliyorum. Dergiyi okumaktan çok mutlu oluyorum” diye konuştu.
“ESERLERİ ÇOĞALTARAK TEKRAR CANLANDIRIYORUZ”
Çelik, fakülteden çok sayıda şair, edebiyatçı ve yöneticinin mezun olduğuna dikkati çekti.
Okulun önemli miraslarından birinin de çıkarılan dergiler, basılan eserler, öğrencilere okutulan kitaplar olduğunu anlatan Çelik, şunları söyledi:
“Bu eserlerin görünür olmasına çalışıyoruz. Bunun için bazılarının basımlarını yapıyoruz, bazılarını tekrar canlandırıyoruz. Bu şekilde bu mirastan bugünün temsilcilerinin de haberdar olmalarını, bunlara dokunmalarını, bunlardan feyiz almalarını istiyoruz. Osmanlı Türkçesi’ndeki baskılarını Latin harflerine çevirerek yeniden basıyoruz, eski ders kitaplarımızı yeniden basıyoruz ve bunları mezunlarımızın, araştırmacıların kullanımına sunuyoruz. Bunun, ülkenin mirasının toplumla paylaşıldığı bir proje olarak düşünülmesi gerekir. İhtiyaç oldukça matbaamızda çoğaltıyoruz, isteyenlere veriyoruz. Önümüzdeki yıldan itibaren yeni kayıt olan öğrencilerimize bir set halinde vereceğiz.”
Mezun olduğu 1994’te Mülkiye Mektebi’nin yurdunda kalırken, öğrencilerle geceleri şiir saati yaptıklarını anlatan Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Orhan Çelik, “Arkadaşlarımızla her gece edebiyattan, sanattan bahsederdik, siyaset tartışırdık. Bu konuşmaların sonunda gece Mona Roza’ya bağlanırdı. Bütün öğrenciler gecenin sonunda Süreya’dan, Karakoç’tan şiirler okurdu, Mona Roza ile final yapardık.” şeklinde konuştu.
“MUAZZEZ AKKAYA OKULUN HER KÖŞESİNİ GEZDİ”
Çelik, Sezai Karakoç’un adına ‘Mona Roza’ şiirini yazdığı 94 yaşındaki Muazzez Akkaya’nın fakülteyi geçen yıl ziyaret ettiğini söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:
“Geçen yıl, dekanlıktayken Mona Roza’nın geldiği söylendi, benim kendisine ilk tepkim ‘Mona Roza siz misiniz?’ olmuştu. Hayatımda çok mutlu oluğum zamanlardan biriydi. O an zihnimden geçen düşünce ‘Keşke Sezai de, Cemal de burada olsaydı, birlikte sohbet etseydik’ oldu. Okulun her köşesini gezdi, çok hüzünlendi. Çok mutlu şekilde okuldan ayrıldı, o mutluluğunu gördüm.”
Çelik, Akkaya’nın Mülkiye dergisini de incelediğini söyledi.